Türk Oftalmoloji Derneği, Behçet hastalığının en çok görüldüğü ülkelerden birinin Türkiye olduğunun altını çizerek uyarılarda bulundu.
Haber Giriş Tarihi: 03.09.2024 10:04
Haber Güncellenme Tarihi: 03.09.2024 10:04
Kaynak: İGF Haber
İSTANBUL (İGFA) - Türk Oftalmoloji Derneği Uvea-Behçet Birimi Başkanı Prof. Dr. F. Nilüfer Yalçındağ, “Behçet hastalığının tarihi İpek Yolu boyunca yaygınlaştığı düşünülüyor. Tarihi İpek Yolu, Akdeniz’in doğu kıyılarından başlayıp Hazar Denizi’nin güneyinden geçerek, Orta Doğu ülkelerinde sonlanmaktadır. Günümüzde hastalığın en sık görüldüğü ülkeler; Türkiye, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkeleridir. Bu ülkeler arasında da en sık ülkemizde görülmektedir. Hastalık kadın ve erkekleri eşit oranda tutuyor ve en sık 20-40 arası yaşlarda karşımıza çıkıyor. Genç nüfusu etkilemesi nedeniyle önemli bir hastalık. ” dedi.
BEHÇET HASTALIĞININ BAŞLICA TUTULUM YERLERİNDEN BİRİ DE GÖZLER
Yalçındağ sözlerine söyle devam etti: “Hastalığın kesin sebebi bilinmemekle birlikte, genetik bir zeminde, çevresel faktörlerin de etkisiyle geliştiği düşünülüyor. Behçet hastalığının sık görüldüğü ülkelerden daha nadir olarak görüldüğü ülkelere göç edenlerde, Behçet görülme oranı düşmektedir. Bu da çevresel faktörlerin Behçet hastalığında önemli bir yer aldığını destekliyor. Behçet hastalığı ağızda aftlar, genital ülserler, üveit ve bazı deri bulguları ile karakterizedir. Bunlar dışında eklemler, mide bağırsak sistemi, damarlar ve beyin de tutulabilmektedir. Behçet hastalığı için tanı koydurucu bir laboratuar bulgusu yok. Tanı klinik bulguların değerlendirilmesi ile konuluyor. Deri ve mukoza bulguları en sık görülen bulgular ve hastaların büyük bölümünde sistem tutulumlarından önce çıkar. Deri ve mukoza bulguları dışında hastalığın başlıca tutulum yerlerinden biri de gözlerdir. Behçet hastalığında göz tutulumu, klinik çalışmalarda yüzde 50-70, epidemiyolojik çalışmalarda yüzde 20 civarında bildirilmektedir. Ülkemizde yaptığımız çok merkezli bir çalışmanın sonuçlarına göre, tüm üveit hastalarımızın yüzde 25’ini Behçet üveiti olan hastalar oluşturmaktadır.
GENELLİKLE HER İKİ GÖZÜ ETKİLER
Erkeklerde göz tutulumu kadınlardan daha sıktır ve daha ağır seyreder. Erkek hastaların yaklaşık olarak 2/3’ünde göz tutulumu meydana gelir. Göz tutulumu genellikle hastalık başlangıcından sonraki 2 ile 4 yıl içinde meydana gelir. Ancak Behçet hastalığı tanısı bazen göz hastalığının başlaması ile birlikte konulur. Bunun sebebi daha önceden mevcut olan ağızda aft gibi bulguların hastalar tarafından önemsenmeyip, hekime başvurmamalarıdır.
Üveitli hastalarda iltihap belirtilerinin hızlı bir şekilde baskılanması ve kalıcı yapısal değişikliklerin oluşmasının önlenmesi için tedavinin derhal başlanması gereklidir. Tedavinin bir diğer amacı da atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak ve sonuçta hastanın görmesini korumaktır. Düzenli aralıklarla yapılan takip muayeneleri; hem hastalık belirtilerinin kaybolup kaybolmadığı, herhangi bir komplikasyon gelişip gelişmediği hem de ilaç tedavisinin şeklinin, dozunun ve yan etkilerinin belirlenmesi açısından önem taşır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İpek Yolu ile gelen hastalık; Behçet
Türk Oftalmoloji Derneği, Behçet hastalığının en çok görüldüğü ülkelerden birinin Türkiye olduğunun altını çizerek uyarılarda bulundu.
İSTANBUL (İGFA) - Türk Oftalmoloji Derneği Uvea-Behçet Birimi Başkanı Prof. Dr. F. Nilüfer Yalçındağ, “Behçet hastalığının tarihi İpek Yolu boyunca yaygınlaştığı düşünülüyor. Tarihi İpek Yolu, Akdeniz’in doğu kıyılarından başlayıp Hazar Denizi’nin güneyinden geçerek, Orta Doğu ülkelerinde sonlanmaktadır. Günümüzde hastalığın en sık görüldüğü ülkeler; Türkiye, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkeleridir. Bu ülkeler arasında da en sık ülkemizde görülmektedir. Hastalık kadın ve erkekleri eşit oranda tutuyor ve en sık 20-40 arası yaşlarda karşımıza çıkıyor. Genç nüfusu etkilemesi nedeniyle önemli bir hastalık. ” dedi.
BEHÇET HASTALIĞININ BAŞLICA TUTULUM YERLERİNDEN BİRİ DE GÖZLER
Yalçındağ sözlerine söyle devam etti: “Hastalığın kesin sebebi bilinmemekle birlikte, genetik bir zeminde, çevresel faktörlerin de etkisiyle geliştiği düşünülüyor. Behçet hastalığının sık görüldüğü ülkelerden daha nadir olarak görüldüğü ülkelere göç edenlerde, Behçet görülme oranı düşmektedir. Bu da çevresel faktörlerin Behçet hastalığında önemli bir yer aldığını destekliyor. Behçet hastalığı ağızda aftlar, genital ülserler, üveit ve bazı deri bulguları ile karakterizedir. Bunlar dışında eklemler, mide bağırsak sistemi, damarlar ve beyin de tutulabilmektedir. Behçet hastalığı için tanı koydurucu bir laboratuar bulgusu yok. Tanı klinik bulguların değerlendirilmesi ile konuluyor. Deri ve mukoza bulguları en sık görülen bulgular ve hastaların büyük bölümünde sistem tutulumlarından önce çıkar. Deri ve mukoza bulguları dışında hastalığın başlıca tutulum yerlerinden biri de gözlerdir. Behçet hastalığında göz tutulumu, klinik çalışmalarda yüzde 50-70, epidemiyolojik çalışmalarda yüzde 20 civarında bildirilmektedir. Ülkemizde yaptığımız çok merkezli bir çalışmanın sonuçlarına göre, tüm üveit hastalarımızın yüzde 25’ini Behçet üveiti olan hastalar oluşturmaktadır.
GENELLİKLE HER İKİ GÖZÜ ETKİLER
Erkeklerde göz tutulumu kadınlardan daha sıktır ve daha ağır seyreder. Erkek hastaların yaklaşık olarak 2/3’ünde göz tutulumu meydana gelir. Göz tutulumu genellikle hastalık başlangıcından sonraki 2 ile 4 yıl içinde meydana gelir. Ancak Behçet hastalığı tanısı bazen göz hastalığının başlaması ile birlikte konulur. Bunun sebebi daha önceden mevcut olan ağızda aft gibi bulguların hastalar tarafından önemsenmeyip, hekime başvurmamalarıdır.
Üveitli hastalarda iltihap belirtilerinin hızlı bir şekilde baskılanması ve kalıcı yapısal değişikliklerin oluşmasının önlenmesi için tedavinin derhal başlanması gereklidir. Tedavinin bir diğer amacı da atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak ve sonuçta hastanın görmesini korumaktır. Düzenli aralıklarla yapılan takip muayeneleri; hem hastalık belirtilerinin kaybolup kaybolmadığı, herhangi bir komplikasyon gelişip gelişmediği hem de ilaç tedavisinin şeklinin, dozunun ve yan etkilerinin belirlenmesi açısından önem taşır.
Kaynak: İGF Haber
Son Haberler
Çukur onarıldı sıkıntı giderildi
Keşan'da Zabıta Teşkilatı’nın 198. kuruluş yıl dönümü kutlandı
Bakan Kurum: "Varsa kaçak yapı yıkın, yarın yıkıma gittiğimizde peşimizden gelmeyin"
İSU Genel Müdür Yardımcısı Necati Çalık, KASKİ Genel Müdürü oldu
Avrupa Fair Play Birliği Ödülleri Mardin’de verilecek
Borsa'da neler oluyor?
İzmit'te Kadın ve Çocuk Festivali tamamlandı
Bursa Yüksek Hızlı Tren projesi ne zaman tamamlanacak?
İnegöl'de 3 gün 3 gece alışveriş şenliği
İnegöl'de kurtuluş coşkusu sokaklara taştı
MÜSİAD Bursa’dan Vali Erol Ayyıldız’a ziyaret
Keşan Kent Konseyi Yönetim Kurulu ziyaretlere devam ediyor
Tokat'ta ulaşım altyapısına büyük yatırım: Köy yolları modernize ediliyor
Kayseri OSB'den OVP değerlendirmesi
Kocaeli Büyükşehir Zabıtası görevde okul önleri güvende