8 Ağustos 2024 tarihinde Hindistan’ın Kalküta şehrinde yaşanan trajik olay, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Türkiye’de de sık sık karşılaşılan vakalar, akıllara ‘Yeni bir yasal düzenleme gelecek mi?’ sorusunu getirdi.
Haber Giriş Tarihi: 19.08.2024 18:03
Haber Güncellenme Tarihi: 19.08.2024 18:03
Kaynak: İGF Haber
BURSA (İGFA) - Geçtiğimiz hafta Hindistan’ın Kalküta şehrinde, RG Kar Tıp Koleji'nde çalışan 31 yaşındaki kadın doktor, dinlenme odası olmadığı için bir seminer odasında uyumak zorunda kaldı. Ertesi sabah, kadının cansız bedeni yarı çıplak ve ağır yara izleriyle bulundu.
Olayın ardından, hastanede gönüllü çalışan Sanjoy Roy gözaltına alındı, ancak "örtbas ve ihmal" suçlamalarıyla vaka, Merkezi Soruşturma Bürosuna (CBI) devredildi. Hindistan'da yaşanan bu trajedi, kadın cinayetleri ve tecavüz suçlarına karşı yürürlükteki yasaların etkinliğini ve caydırıcılığını sorgulayan önemli bir dönemeç oldu.
Bu olayın ardından Türkiye’de de kadın cinayetleri ve tecavüz suçlarına yönelik tartışmalar yeniden gündeme geldi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, Türkiye'de 2023 yılında en az 403 kadın cinayeti işlendi. 2024 yılı başından itibaren ise 71 kadın öldürüldü. 27 Şubat 2024 tarihinde yedi kadın cinayetinin bir günde gerçekleşmesi, bu konudaki acil önlemlerin ve yasaların yeterliliğini sorgulayan bir durum yarattı.
TÜRKİYE'DE MEVCUT YASALAR VE CEZALAR
Türkiye’de kadın cinayetleri ve tecavüz suçlarına yönelik yasalar, Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde şöyle belirlenmiştir:
Kadın Cinayetleri: TCK’nın 81. maddesi uyarınca, kasten öldürme suçu işleyen kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Bu ceza, "tasarlayarak öldürme" gibi ağırlaştırıcı nedenlerle artırılabilir.
Tecavüz: TCK’nın 102. maddesine göre tecavüz suçu 8 yıl ile 15 yıl arasında hapis cezasına çarptırılır. Mağdur çocuk veya engelli ise ceza 12 yıl ile 20 yıl arasında değişebilir.
CEZALAR YETERLİ Mİ?
Mevcut cezalar, bazı uzmanlar tarafından caydırıcı olarak değerlendirilse de Türkiye’de kadın cinayetlerinin ve tecavüz suçlarının yüksek oranları, bu cezaların yeterli olmadığını gösteriyor. Uzmanlar, mevcut ceza sisteminin uygulanabilirliğini ve etkinliğini sorguluyor.
Ceza Hukuku avukatları, Türkiye’nin mevcut yasal çerçevesinin yeterli olduğunu ancak uygulama ve denetim mekanizmalarının eksik kaldığını belirtiyor. Yasaları uygulamada ciddi aksaklıklar bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, mağdurların korunması ve şiddet faillerinin etkin bir şekilde cezalandırılması konusunda daha fazla reform yapılması gerektiğini dile getiriyor.
Türkiye’de işlenen adi suçlara uygulanan cezaların, birçok ülkeden daha fazla ceza ön gördüğünü belirten bazı uzmanlar ise bir suça karşı uygulanacak cezanın yüksek olmasının o suçu caydırıcı hale getirmediğini ifade ediyor. Suçlunun, yakalanmayacağını düşünmesi ile birlikte o suçu işlemekten geri durmadığını kaydeden uzmanlar, bir kişinin yakalanmayacağına inanması durumunda ön görülen hiçbir cezanın kişiyi o suçu işlemekten alıkoymayacağını, toplumun ahlaki ve fikri olarak yetiştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Adi suçlara karşı yasal düzenleme yapılacak mı?
8 Ağustos 2024 tarihinde Hindistan’ın Kalküta şehrinde yaşanan trajik olay, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. Türkiye’de de sık sık karşılaşılan vakalar, akıllara ‘Yeni bir yasal düzenleme gelecek mi?’ sorusunu getirdi.
BURSA (İGFA) - Geçtiğimiz hafta Hindistan’ın Kalküta şehrinde, RG Kar Tıp Koleji'nde çalışan 31 yaşındaki kadın doktor, dinlenme odası olmadığı için bir seminer odasında uyumak zorunda kaldı. Ertesi sabah, kadının cansız bedeni yarı çıplak ve ağır yara izleriyle bulundu.
Olayın ardından, hastanede gönüllü çalışan Sanjoy Roy gözaltına alındı, ancak "örtbas ve ihmal" suçlamalarıyla vaka, Merkezi Soruşturma Bürosuna (CBI) devredildi. Hindistan'da yaşanan bu trajedi, kadın cinayetleri ve tecavüz suçlarına karşı yürürlükteki yasaların etkinliğini ve caydırıcılığını sorgulayan önemli bir dönemeç oldu.
Bu olayın ardından Türkiye’de de kadın cinayetleri ve tecavüz suçlarına yönelik tartışmalar yeniden gündeme geldi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, Türkiye'de 2023 yılında en az 403 kadın cinayeti işlendi. 2024 yılı başından itibaren ise 71 kadın öldürüldü. 27 Şubat 2024 tarihinde yedi kadın cinayetinin bir günde gerçekleşmesi, bu konudaki acil önlemlerin ve yasaların yeterliliğini sorgulayan bir durum yarattı.
TÜRKİYE'DE MEVCUT YASALAR VE CEZALAR
Türkiye’de kadın cinayetleri ve tecavüz suçlarına yönelik yasalar, Türk Ceza Kanunu (TCK) çerçevesinde şöyle belirlenmiştir:
Kadın Cinayetleri: TCK’nın 81. maddesi uyarınca, kasten öldürme suçu işleyen kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Bu ceza, "tasarlayarak öldürme" gibi ağırlaştırıcı nedenlerle artırılabilir.
Tecavüz: TCK’nın 102. maddesine göre tecavüz suçu 8 yıl ile 15 yıl arasında hapis cezasına çarptırılır. Mağdur çocuk veya engelli ise ceza 12 yıl ile 20 yıl arasında değişebilir.
CEZALAR YETERLİ Mİ?
Mevcut cezalar, bazı uzmanlar tarafından caydırıcı olarak değerlendirilse de Türkiye’de kadın cinayetlerinin ve tecavüz suçlarının yüksek oranları, bu cezaların yeterli olmadığını gösteriyor. Uzmanlar, mevcut ceza sisteminin uygulanabilirliğini ve etkinliğini sorguluyor.
Ceza Hukuku avukatları, Türkiye’nin mevcut yasal çerçevesinin yeterli olduğunu ancak uygulama ve denetim mekanizmalarının eksik kaldığını belirtiyor. Yasaları uygulamada ciddi aksaklıklar bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, mağdurların korunması ve şiddet faillerinin etkin bir şekilde cezalandırılması konusunda daha fazla reform yapılması gerektiğini dile getiriyor.
Türkiye’de işlenen adi suçlara uygulanan cezaların, birçok ülkeden daha fazla ceza ön gördüğünü belirten bazı uzmanlar ise bir suça karşı uygulanacak cezanın yüksek olmasının o suçu caydırıcı hale getirmediğini ifade ediyor. Suçlunun, yakalanmayacağını düşünmesi ile birlikte o suçu işlemekten geri durmadığını kaydeden uzmanlar, bir kişinin yakalanmayacağına inanması durumunda ön görülen hiçbir cezanın kişiyi o suçu işlemekten alıkoymayacağını, toplumun ahlaki ve fikri olarak yetiştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Kaynak: İGF Haber
Son Haberler
Başkan Alemdar Sakaryaspor için sessizliğini bozdu
Manisa'da Etem Tem fotoğraf sergisi
Manisa'da kurtuluş etkinlikleri çocukları sevindirdi
YRP İstanbul'dan 'Narin' tepkisi! Masumları öldürenler idam edilsin
İzmit'te geleneksel mevlit programı
Maymun çiçeği virüsü havuzda yayılabilir mi?
Irak'ın kuzeyinde 5 terörist daha etkisiz hale getirildi!
Sertab Erener Akhisarlılara unutulmaz gece yaşattı
Fahrettin Altun: Narin kızımızın canına kastedenler hesap verecektir
Bursa'da sığır cinsi hayvanların küpelenmesi için yetki devri
Mereto Dağı'na festival tırmanışı
Yerel Kalkınma Hamlesi şehirleri öne çıkaracak
Bakan Kurum'dan İstanbul Büyükşehir'e sert uyarı! Varsa yıkın, sonra peşimizden gelmeyin!
Bursa Osmangazi’nin köylerinde eğlence dolu program
Vali Canalp'tan bal üretim yaylasına inceleme